14 Ekim 2015 Çarşamba

Ya Seninle ya da Yine Seninle


Bir insanı sevince üstelik çok sevince, göz gözü görmeyince yaşadığımız şeylerden biri de 'bağlanma' oluyor. Dilinle söz vermediysen bile, sevdiğini aldatmıyorsun mesela. Ya da sözler veriyorsun ama gözlerinle,  hiç konuşamadığın, o ağızdan çıkamayan gizli kelimelerle bağlanıyorsun sevdiğine. Onun da bağlandığını biliyorsan, olmadı bunun olabileceğinden şüphe dahi duyuyorsan içini sonuna kadar açıyorsun karşındakine. Bağlanılan acı çektirse de, yaşamını ters takla etse de artık onsuz olunamayacağından ille de Sen yine de Sen diyorsun! Ne gidebiliyorsun, ne de git diyebiliyorsun.

Kiralık Aşk'ta Ömer'in eski sevgilisi İz kısa bir süreliğine geri geldi. Söylediğine göre Ömer'i de yanında götürecekmiş. O kadar emin olmasını da bölüm itibariyle öğrendiğimiz Ömer'le olan geçmişinden anlıyoruz. Bir zamanların Ömer ve İz'i olan ikiliye epey kızıldı, Ömer'e de haksızlık yapıldı hayranlar tarafından. Mesele hayranlarda acı çikolata tadı bıraktı, sosyal medya mükkemmel Ömer'i, yerin dibine soktu. Bölümün İz karakterinin gelişiyle gidebileceği, nerelere yelken açacağı, Ömer'i daha yakından tanıma isteği, Defne'nin Ömer diye atan kalbindeki duygu durumlarını çoook merak ederek izledim.

Şaşırdım, şaşırmadım. Kızdım, kızamadım. İçim o hiç sevmediğim integral sorularını gördüğümdeki haline benzedi. Evirip, çevirdim. Her karakterin yerine kendimi koydum. Hatta erkek gözüyle nasıl olur diye spotless mind ile de konuştum. (Kendisi bölümde Ömer'i haklı bulanlardan, hem terk edildi, hem de yanlış bir şey yapmadı düşüncesinde) İkinci kez izlediğim de kendi adıma sevindim. Doğru tahlil etmişim içimde. Ömer kendisine  veryansın edilmesini hak etmiyordu. Benim bildiğim Ömer, 16 bölüm boyunca izlediğim Ömer karakteri, kişiliği konusunda hep açık ve netti. İşi konusunda ciddi, erdemli, saygın bir adamdı o. Özel hayatında acı kırıklarla dolu kalbine rağmen, karşısındaki sevdiği kadına tüm kalbini açacak kadar da çocuk ruhluydu Ömer. Defne'den hiç beklemediği anda, en en güzel yerinde terk ediliş karşısında afallamış olsa da kısa sürede kendisini toparlamaya çalıştı Ömer. Çünkü Ömer olmak bunu gerektirirdi.


İz bırakanlar unutulmaz diye Vega'nın bir şarkısı vardır. Gerçekten de öyledir. Hayatımıza türlü türlü insan o ya da bu vesileyle girip çıkarken, geçmişte sevgili kıvamında bir ilişki yaşanılan kişiyi mantık unutsa da kalp unutmaz. Çünkü izleri vardır. O izler de silmekle, halı altına atmakla, görmezden gelmekle unutulmaz. İşte Ömer'in eski sevgilisi de kendisine has muhteşem güveniyle, unutulmaz izleri tekrar gün ışığına çıkarıp göz kamaştırmak istiyor. Ömer de tabi İz'i unutacak değil. "Eski" Ömer, İz'in sevgilisi, "serseri" Ömer değil sadece artık o. Her ne kadar kafamda bir "serseri Ömer" yaratamasam da..

İz'in gelişi en çok Defne'yi yaraladı. Zaten Ömer'e söyleyemediği gerçeklerden başını almaya çalışırken, bir de Ömer'in eskisi ortaya çıkınca kız afalladı. Muhteşem sesli Amy Winehouse'un Back to Black* şarkısında şöyle bir kısım vardır:

We only say goodbye with words
I died a hundred times
You go back to her
And i go back to black

Sadece kelimelerle vedalaştık
Ben yüz defa öldüm
Sen o kadına geri dönüyorsun
Ve ben siyaha geri dönüyorum



Defne'nin Neriman'ın ipliklerinden kurtulmak isteyip, kıyafet tercihlerinde siyaha kaçması mı desem, İz ve Ömer girdabında kendini bulması mı desem... Sevdiğinin İz'e kaydığını zanneden Defne'nin şarkısıdır bu bölüm Back to Black. Defne'nin Ömer tarafında İz'le birlikte gördüğü, gördüğün de kafasında senaryolar yazdığı ve henüz görmediği şeyler var. Jane Austen'in kitabı Gurur ve Önyargı biricik hikayemizde çok önemli bir yere sahip. Defne'nin Ömer'in en sevdiği kitabın ilk basımını bulması, emek harcayarak ona alması, Ömer için bu aşkın en büyük kıvılcımlarından biriydi. Bizim için de Ömer ve Defne aşkına giriş derslerindendi. Kitabı ödünç isteyen İz'e tereddüt ederek veren Ömer'e burada kızdım. Bölüm boyunca tek kızdığım yer ona burasıydı. O anda kütüphane raflarını dağıtabilirdim. Ömer'in niyeti kötü değildir, iki gün sonra gidecek kıza sevdiğinle arandaki bağlardan birini vermenin manası nedir çözemedim. Defne'nin de ileri de bir gün bunun hesabını sormasını çok isterim.

Ömer'in Defne'nin doğum günü hediyesine ne kadar sevindiğini biliyoruz ve bu sevincini nasıl gösterdiğini de. Ömer ve çevresindeki kadınlara bakış açısını az çok biliyoruz. Bir zamanlar Yasemin İso eksenine girmeden önce Ömer'i epey darlamıştı. Ömer profesyonel şekilde karşısındakini rencide etmeden geri yollamıştı oyuncuyu kalesine. Hatta Yasemin Ömer'in mutfak masasına oturup (Ömer'in iş ve mutfak masasına oturanlar diye ayrı bir bölüm olmalı ^.^) bir güzel de çaktırmadan bacağını açıp, Ömer'i etkilemeye çalışmıştı. Ömer zeki bir adam. Karşısındaki kadını, kadınları gayet iyi anlayan, çözen bir adam. Yasemin'in niyetine karşılık, onun niyeti karşısındaki kadına nötr davranmak Ömer'in kullandığı davranış biçimlerinden biri. Ne ileri gidiyor, ne de geri. Rencide etmiyor, bozmuyor da. Ömer kibar bir beyefendi. Diyeceksiniz ki Defne'ye zamanında pek ters davrandı, onlar ne işti ey blogger? O zaman ben de "you always hurt the one you love" der susarım!


İz'in fiziksel ve duygusal bütün yaklaşma hareketlerine Ömer yine, yeniden nötr yaklaştı. Pozitife geçtiği anlarda da  sadece arkadaşlıklarının hatırından dolayıdır. İz bırakanlar unutulmaz çünkü :) Karşı taraf Ömer'in dudağına aniden buse kondurduğunda, karşılık vermeyecek kadar Defnesine aşık, kendisini geri çektiğinde İz'e haddini bildirmeyecek kadar da kibardır Ömer. Çünkü Ömer Bey olmak herkese benzememek demektir. Defne'ye İz'i anlatan, Defne'nin rahatlamasını sağlamak için gideceğini söyleyen Ömer de sevilesidir. Uzaktan (Sinan tarafından) ilişkileri tamamen bitti gibi bir şekilde algılanmaya yol açan bu durum, aslında Ömer'in Defne'ye her zaman açık olduğunun ve açık olacağının kanıtıdır.

Çilek kokan rüyanın, Poyrazköy'ün yeşillikleri arasında masalsı bir halde gerçeğe dönüşmesinden sonra Ömer kimseyi ne öpecektir, ne de öpmek isteyecektir. Bunu başından bu yana diziyi iyi izlediğimi ve anladığımı düşündüğüm için yazıyorum. Ömer'in karakteri öyle ağıza sakız olacak bir karakter değildir. Nokta.

Ruhları aşk acısından hasta olan Defne ve Ömer iyileşmeye çalışa dursun, İz onların hayatına giren sınamalardan biri olacak. Bu sınama karşısında ben canım çiftimin selametle çıkacağını biliyorum ve buna inanmak istiyorum. Çünkü gidemiyorsan ve git diyemiyorsan bu aşkın daha çook yolu var demektir.

*Amy Winehouse - Back to Black




1 yorum:

  1. Başlık ayrı güzel, yazı bir başka güzel.. Diziyi sizin yorumlarınızla takip eden biri olarak buraya nacizane İz bırakmaya geldim. Ayrıca ben Ömer'i serseri olarak hayal edebiliyorum, yüzümde muzip bi gülümseme oluşmuyor değil.

    Spotliss mind ile paylaşımlarınızın artmasını temenni ediyor ve back to black mırıldanarak huzurlarınızdan çekiliyorum.

    YanıtlaSil